HomeLatest imagesSearchRegisterLog in
Le Deal du moment : -39%
Pack Home Cinéma Magnat Monitor : Ampli DENON ...
Voir le deal
1190 €

Share
 

 Genel Kurgu

View previous topic View next topic Go down 
AuthorMessage
Marguerite Gravois
Gardiyan
Gardiyan
Marguerite Gravois
Mesajlar : 394
Gerçek İsim : Tuba
Yaş : 31
Doğum Günü : 1992-09-11
Şehir : Ankara
Ek Karakterler : Jasleen

Karakter Ayrıntıları
Yaşı:
Ülkesi:
Lakap:

Genel Kurgu Empty
PostSubject: Genel Kurgu   Genel Kurgu Icon_minitime29/06/12, 05:35 am

pınar başında çiçek topluyordu oğluna dryope
narin eli bir dala uzandı ve çiçeğini kopardı
dal hırçın hırçın kanamaya başladı
anladı: bir su perisiydi ağaç sandığı
kaçmak istedi, kıpırdayamadı
kabuk bağladı ayakları
bilekleri, dizleri, gövdesi
ve sonunda güzel başı
ne garip, pek sevdiği yeşil
ve bir türlü kopamadığı doğa
onu kendi sonsuzluğuna mahkum etmişti

1992 yılının yağmurlu bir eylül günü, dünyanın muhtelif yerlerinden kalkan uçaklar; elleri kelepçeli, dudakları ve gözleri bağlı insanlarla doluydu. Bu insanların kimisi ağır suçlar işlemiş, kimisi düzelmesine ihtimal verilmeyen akıl hastalıklarına yakalanmıştı. Farklı ırklardan geliyorlardı, farklı yaşlara, yüzlere ve karakterlere sahiplerdi ancak ortak bir kaderi paylaşıyorlardı: Dört tarafı denizlerle çevrili bir adada, dev bir taş kalenin içinde binlerce kişiyle bir yalnızlığa mahkum edilmişlerdi. Dünyayla olan tek bağlantıları hücrelerinin başında bekleyen gardiyanlar ve birbirlerinin sesleri olacaktı ve hepsi; çaresizlikleriyle cezalandırılacaklardı. Dünya kamuoyunca Dryope olarak isimlendirilen ada, böylece tüm suçluların, ve hatta suçsuzların bile düşünmekten nefret ettiği bir korku sembolü haline gelmişti. İnsanın özgürlüğünün bunca kısıtlandırılmasına karşı çıkanların sayısıysa oldukça azdı. Tüm dünyaya hakim olan suçu cezalandırma bilinci, sivri uçlarını toplumların kanayan yaralarına batırmaya başlamıştı, artık devletler Dryope’yi sadece ağır suçlu ve akıl hastalarını değil, siyasi suçlu olarak nitelendirdikleri bireyleri ve kendi menfaatiyle çatışan işler yapanları gönderebileceği bir yer olarak belliyordu. Gönderilen mahkumlar gitgide daha zayıf bir denetleme zincirinin kurbanı oluyorlardı; hafif suçlar işleyen, hatta suç işlediği bile kesin delillere dayanmayan onlarca insan tutuklanarak Dryope’ye giden uçaklara bindiriliyordu.

Gel zaman git zaman, kalenin açılmasından yaklaşık üç yıl sonra; adada çıkan bir isyanda birçok mahkum ve gardiyan hayatını kaybetti. Bir anda koskoca adanın dört bir tarafına dağıldı hücrelerinden kaçan mahkumlar ve canlarını kurtarmaya çalışan gardiyanlar. Kimseyi zapt etmek mümkün değildi o andan sonra. Olay dünya basınında ve kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Hem mahkumların, hem de gardiyanların yakınları sokaklara döküldü.

Ah, katili kendi eliyle yaratanlar onun kurbanı olunca nasıl da aklanıverir birden! Devletler, ortak bir şekilde alıp yayınladıkları kararla; bundan sonra adada gardiyan bulundurulmayacağını, adanın zaten okyanusun ortasında, asla aşılamaz bir bölgede bulunduğunu, mahkumların bundan böyle daha özenli seçileceğini ve ağır suçlular ile akıl hastalarının adaya bırakılmaya devam edileceğini bildirdi. Düzen yerinden oynamış, kendi kendini yeniden inşa etmişti. Artık mahkumlar uçak veya helikopterlerle gönderiliyor, paraşütlerle her seferinde adanın farklı bölgelerine bırakılıyorlardı. Yemek, tahta ve en çok ihtiyaç duyulan belli başlı malzemeler, kolilerle muhtelif zamanlarda ada sahiline indiriliyordu. Tüm değişen düzene rağmen, devletler hale adanın gücünü kendi menfaatlerine kullanıyordu. Bırakılan mahkumlar arasında birçok siyasi suçlu vardı. Adadakiler, çok nadir durumlar hariç, birbirlerini tanımıyordu ve adanın her tarafında tecavüzcüler, seri katiller ve akıl hastaları kol geziyordu. Yemek ve malzeme kolileri geldiğinde yaralama ve ölümler artıyor, kimi zaman bölüştürme yapılabilse de, çoğunlukla koliler kapanın oluyordu. Zamanla gruplaşmalar ortaya çıkmaya başladı. Siyasi suçlular, hafif bir suç işlemiş olanlar ya da hiç suç işlememiş olanlar birbirlerini bulup güçlerini birleştirmek istiyordu. Kimsenin birbirine güvenemediği bu adada, son çare biraraya geldiler. Aralarına birini alırken ince eleyip sık dokuyorlar, birbirlerinin yanında bile sürekli tetikte olmaya dikkat ediyorlardı. Öncelikli amaçları ise adadaki ağır suçluları ve akıl hastalarını tespit ederek eski kaleye kapatmaktı. Yakalanıp hücrelere konulanlar olmuştu elbet. Ağır suçlu olarak itham ettiklerinin suçsuz olabileceği ihtimalini, yanıbaşlarında tecavüzcülerin ve katillerin dolaştığı korkusu alıp götürüyordu. Buna karşılık, bazı ağır suçlular kendilerini korumak için gruplaşmaya başlamıştı; ancak çoğu kimliklerini belli etmemek adına kutuplaşmalardan uzak duruyordu ve ya yalnız, ya da ılımlı topluluklar içerisinde dolanıyordu.

Her grup adanın değişik bölgelerine konumlanmıştı. Doğal ortamda bulabildikleriyle, küçük kulübeler inşa edilmeye başlandı. Zamanla mahkumların çocukları da olmaya başladı; bunlar adanın yeni yerlileriydiler; hiçbir suçları olmasa da mahkumiyetin kucağına doğmuşlardı. Kaçmak için gemiler inşa edenlerin, türlü planlar yapanların girişimleri hep başarısızlıkla sonuçlandı.

Dryope; dünyanın içinde ama bir o kadar da dışında bir korkular zindanıydı. Hala öyle…
Back to top Go down
http://www.twitter.com/xururuguinho
 

Genel Kurgu

View previous topic View next topic Back to top 
            Page 1 of 1
            

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
 :: 
Giriş Holü
 :: Evraklar
-